~Çalışan L'moné~

Konu: ~Çalışan L'moné~ Salı Mayıs 06, 2008 9:03 am

*1*

Güneş ilk ışıklarını özenle Jiména'nın gözleri üzerine düşürüyor gibiydi... Bir an için yüzü buruşan Jimmy, rahatsızca kıpırdandı yatağında. Gözlerinin üstüne bir kaç yüz kilogram binmiş gibiydi! Uyanmak istemiyordu ki...

En sonunda huzursuzca gözkapakları aralanırken, ela gözleri camdan gelen sarımtrak ışığın aydınlattığı beyaz tavana takıldı...

Kolları iki yanında açık, kesinlikle yataktan kalkmak istemeyen bir Jimmy vardı ve tavan sanki bunu hissetmişte dile gelmiş gibiydi... Kulağına "Uyu... Jiména, uyu..." diye fısıldadığına yemin edebilirdi! Kırmızı kâküllerinin altında ki kaşları çatıldı.... Deliriyordu galiba!

Yaklaşık yarım saat sonra tek kişilik fakat yeterince büyük gri örtülü yatağında doğruldu. İki büklüm bir halde iki ayağıda aynı anda yumuşak, tüylü zeminle buluştu. Kollarını iki yana açar ve genleşirken ağzı yırtılacakmış gibi esnedi ve kendini biraz daha iyi hissederek bacaklarına güç verip yataktan kalktı.

Üstünde uyuyan, top oynayan ve ip atlayan bir sürü ayı olan bol pijama takımı içinde sabahın verdiği serinlikle büzülürken, bir kıyafet yığınının üstünden atlayıp, kapıya yöneldi. Kendine gelmesi için yüzünü yıkamak zorundaydı... Yoksa sonu pek iyi olmayacaktı hani...

***

İki saniye sonra odaya koşarak dalarken az kalsın kafa üstü çakılıyordu! Sendelerken kıyafetlerine doğru hızlıca atıldı! Lanet olasıca işe geç kalıyordu! Hem de ilk günden! Merlin! On dakika sonra orada olması gerekiyordu ama sevgili üçüzleri onu uyandırmaya bile gelmemişlerdi! Üstüne siyah bir kot ve gri bol ve ötesi bir kazak geçirirken, kendini aynanın önüne atıverdi...

"MERLİN!"

Çığlığı basarken, her yöne uçuşan kırmızı saçlarına bakıyordu... Ah evet, biraz, belki birazdan daha fazla kabarmıştı... Kahverengi gözleri umursamazlıkla ışıldarken, küçük masanın üstünden kaptığı asasını arka cebine attı... Ne halt edip yetişecekti ki? Kapıya doğru yönelirken, bir ses duydu... Yumuşak, kulak okşayıcı bir ses... Odasının içinde konuşabilen tek bir şey vardı o da aynasıydı!

"O halde dışarı çıkmayacaksın, değil mi?"

Lanet olasıca aynanın annesinden farkı yoktu işte! Bir an: "Acaba ucube gibi mi duruyorum?" diye düşünse de hemen bu düşünceden vazgeçti ve omzunu silkerek kendini kapıdan dışarı attı.

***

Saatine baktı... Sekize tam olarak iki vardı ve ah, yetişmişti! Arkasına döndü, üç katlı mor otobüsten tekinsiz sesler gelmesine aldırmadı, suratına kocaman bir gülümseme yerleşirken hızır otobüsün şoförüne iki parmağıyla zafer işareti yaptı:

"Harikaydın! Tam vaktinde geldim! Sağ ol!"

Dedi biraz yüksek bir sesle... Adam yaşlıydı ve zor duyuyordu. Tam bir dinazor gibiydi zaten, bembeyaz uçuşan saçları, şişe dibi gözlükleri ve buruşmuş derisi! Adam önemli değil gibi bir işaret yaptı ve bir an sonra Jimmy'nin tüm saçları havaya uçarken önünden mor bir rüzgar geçti... Hızır Otobüs yoktu.

Derin bir şekilde iç geçirdi ve topukları üstünde dönüp, elleriyle tahta kapının üstüne abandı, küçük bir çan tepede bir yerlerde çınladı ve Jimmy, zevkli döşenmiş, yuvarlak tahta masalarla çevrili, şirin ama henüz boş sayılacak muggle kafesine adımını attı...

Aydınlık havası, temiz görüntüsüyle burası parlıyor gibiydi... Kahvaltıya gelmiş ya da gidecek yeri olmayan bir kaç kişi vardı kafede... Patronu olduğunu düşündüğü kadına doğru ilerledi. Sarı kıvırcık saçları, yeşil güven verici gözleri vardı.

"Günaydın, Ben şe-"

Henüz lafını tamamlayamaya Jiména, tezgâhın ardında ki kadından bir önlük ve bir not defteri aldı, daha doğrusu resmen kafasına çarpıldı!

"Hey!"

Kaşlarını çatarken kadın ileriyi gösterdi ve Jimmy itiraz etmemesi gerektiği kanısına varırken, açık mavi önlüğü boynundan geçirip, saçlarını ipten kurtardı... Sakin olmalıydı sakin!

Ayaklarının tahta zeminde çıkardığı seslere aldırmadan bir kaç gündür banyo yapmıyormuş ve ya direkt ateş viskisinin içinde yüzme yarışı yapmış gibi kokan adamın yanına gitti.

Yüzünü buruşturup, adamın deri, yıpranmış siyah montuna baktı:

"Ne istersiniz, bayım?"

Adam siyah, kısa kesilmiş yağlı saçlarının altında ki çakmak çakmak parlayan mavi gözlerle Jimmy'i süzdü. Ne oluyordu şimdi? Adam bir kaç günlük sakalını sıvazlarken kalın bir sesle konuşmaya başladı:

"Çalışmak için küçük değil misin sen?"

Jimmy sanki ağzında kötü bir tat kalmış gibi yüzünü buruşturdu! Bu alkolik herif manyaktı herhalde! İğneleyici bir ses tonuyla konuştu:

"Ben tam on bir yaşındayım!"

Adam önüne dönerken sırıttı, gülmek ona hiç yakışmıyordu!

"O zaman kahve istiyorum... Miss L'moné!"

"Bir kahve..." diye not düştü. Bir dakika L'moné? Nereden bilebilirdi ki?

"Zihinfend bayan, zihinfend!"

Merlin! Muggle kafesinde bile karşısına büyücüler çıkıyordu! Üstelik zihnine girmişti herif! Sinirle patronuna, tezgâha doğru gitti.

"Kahve istiyor!"

Pis muggle kadın, ona ters ters bakıp, beyaz fincanda ki kahveyi Jimmy'e uzatırken resmen tısladı:

"Güler yüzlü ol!"

Jimmy sahte bir gülümseme takındı, kadın da aynı sahte gülümsemeden iade ederken Jimmy gözlerini devirip adamın önüne kahvesini bıraktı ve oralı bile olmadan saçlarını savurup, büyük camdan Londra sokaklarını izlemeye başladı. Henüz müşteri yoktu doğru düzgün... O cadalozun bir şey diyeceğini sanmıyordu!